To improve learning environment in primary schools
We denounce with righteous indignation and dislike men who we are to beguiled demoralized by the charms of pleasures that moment, so we blinded desires, that they indignations.
News & Updates
Toplumsal cinsiyet, toplumda erkek ya da kadın olmakla ilişkilendirilmiş olan sonradan öğrenilmiş, sosyal özellikler, farklılıklar ve ilişkiler hakkındadır.
Toplumsal cinsiyet, erkekler ve kadınlar arasındaki biyolojik farklılıklarla ilgili değildir. Çünkü biyolojik farklılıklar sabittir ve insanın doğumuyla belirlenir. Bu farklılıklar değişmez.
Toplumsal cinsiyet, dinamiktir. Değişime tabidir; toplumlar ve topluluklar içinde sosyal olarak oluşturulur, öğrenilir ve uygulanır.
Ayrıca, ekonomi, yaş, etnik köken, din ve eğitim düzeyleri gibi daha birçok faktörden etkilenir.
Toplumsal cinsiyet, erkekleri ve kadınları iki türdeş grup olarak temsil etmektedir. Öte yandan, bütün kadınlar birbiri ile aynı değildir. Bütün erkekler de birbiriyle aynı değildir. İşte bu nedenle, kadınlık ve erkeklikle ilgili yerleşmiş ve klişeleşmiş toplumsal cinsiyet içerikli düşünceler, beklentileri sıklıkla yanlış şekillendirmektedir.
Toplumsal cinsiyet, toplumlar, kültürler ve yöreler arasında/içinde de değişiklikler gösterir. Çoğu toplumda, erkekler ve kadınlar arasında, farklılıklar ve eşitsizlikler vardır. Bu eşitsizlikler; beklentiler, karar verme fırsatları, verilen sorumluluklar, üstlenilen faaliyetler, kaynaklara erişim ve kontrol etme, istihdam fırsatları ile ilgilidir.
Belirli bir konuda ve ortamda, bir erkek veya bir kadından neyin beklendiğini, ne(lere) izin verildiğini ve ne kadar değer verildiğini belirleyebilir.
Ayrıca, kadınlar, erkekler, kız ve oğlan çocuklar arasındaki ilişkileri de belirleyebilir. Bu da, hem sosyal hem de iş dünyasındaki tüm toplum ve ortamlardaki bireyleri ve toplulukları etkilemektedir.
Toplumsal cinsiyet, “kadınlar” veya “ayrımcılık” için bir kod adı da değildir. Toplumsal cinsiyetin sadece kadınlar için geçerli olduğu anlayışı, yaygın yanlış anlayıştır. Toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, kadınlar gibi, erkekler için de geçerlidir.
Diğer bir deyişle, toplumsal cinsiyet anlayışı, kadınların ve erkeklerin sosyal olarak tanımlanmış rolleri ve de bu rollerin onların toplumsal güçlerini, yaşamsal fırsatları ve kaynaklarını nasıl etkilediği ile ilgilidir.
Toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesi, cinsiyet ayrımı yapmaksızın bir yönetim sorumluluğu olarak desteklenmelidir. Denizcilik ve balıkçılık dahil, tüm kurumsal yapılara ve iş kollarına entegre edilmelidir.
Giderek artan bir şekilde, Cinsiyet Eşitliği olarak tanımlanan kadın ve erkekler arasındaki insani eşitlik, hem insan haklarının hem de çalışan haklarının merkezinde yer almaktadır. Üst yönetimin önderliğinde, tüm denizcilik kuruluşları ve ilgili kuruluşlar arasında uygulanmalıdır. Cinsiyet eşitliği, uygulanabilir tüm programlar, projeler ve kurumsal çalışma alanlarındaki tüm politikalar aracılığıyla teşvik edilmelidir.
1945’te dünya liderleri tarafından kabul edilen Birleşmiş Milletler Şartı’nın temel ilkesi “kadın ve erkeğin eşit hakları”dır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 1. Maddesi; “Tüm insanlar özgür ve onur ve haklar bakımından eşit doğarlar” demektedir. Bu beyanname, Cinsiyet Eşitliğini her zaman öğretmeyi, teşvik etmeyi ve uygulamayı içermektedir.
Devletlerin, erkeklerin ve kadınların haklarını korumaları ve eşitliğe teşvik etmeleri gereklidir. Bunun için öncelikle, eğitime ve istihdama eşit erişim dahil olmak üzere, temel insan haklarının korunması açısından kadınların karşılaştıkları cinsiyete özgü toplumsal eşitsizlikleri ve zorlukları anlamak ve de kabul etmek önemlidir. Çünkü, yaygın kültürel nedenlerden dolayı, cinsiyet eşitsizliği hala kadınları erkeklerden daha fazla etkileme eğilimindedir.
Birçok ülkede, kadınlar eğitim ve istihdam olanaklarına erkeklerle aynı erişime sahip değildir. Çoğu zaman kültürleri ve kültürel çevreleri nedeniyle, önemli karar alma sorumluluklarına sahip değillerdir. Bazı toplumlarda yasalar ve politikalar, kadınların toprağa ve mülke erişimini yasaklamaktadır.
Ekonomik ve sosyal ayrımcılık, erkek ve kadınların ciddi sonuçlarla karşı karşıya gelmesine sebep olmaktadır. Kadınlar, sömürü, insan ticareti, istihdamda eşitsizlik, mesleki gelişim ve sosyal statü gibi yaşamsal konularda karşı savunmasız kalmalarına neden olmaktadır.
Ayrıca kadınlar, cinsiyete dayalı şiddet mağdurlarının çoğunluğunu, (küresel olarak kadınların yaklaşık % 30’u) oluşturmaktadır. Sonuç olarak, kadın haklarının sürekli korunması ve geliştirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının önemli bir parçasıdır.
Erkeklerin ve oğlan çocuklarının da, insan ticaretine maruz kaldığını veya erkeklere yönelik tecavüz gibi cinsiyete özgü risklerle karşı karşıya olduklarını hatırlamak da aynı derecede önemlidir. Bu durum, yaygın olarak erkek egemen toplumlarda ve ortamlarda, resmi kurumlara bildirilmemekte ve damgalanmaktadırlar.
Kadın Balıkçılar Derneği
Bizi Takip Edin
Güzeltepe Mah.
Abidin Daver Sok. 7/1
Çankaya – Ankara