To improve learning environment in primary schools
We denounce with righteous indignation and dislike men who we are to beguiled demoralized by the charms of pleasures that moment, so we blinded desires, that they indignations.
News & Updates
“Denizler İçin Güçleniyoruz” Projemiz kapsamında hazırladığımız;
“Yasa Sularında Kadın Balıkçılar – Balıkçılık ve Su Ürünleri Mevzuatı Analizi Raporu” ile sizlerle buluşuyoruz. Bu rapor, Avrupa Birliği(EU)‘nin finansal desteği ve Birleşmiş Milletler Kadın Birimi (UN Women) işbirliğiyle gerçekleştirilen “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği için Güçlü Sivil Alan” projesinin bir çıktısıdır.
Türkiye’de TÜİK verilerine göre 30.878 kişi denizlerde çalışan olmak üzere toplam 35.937 kişi geçimini balıkçılıktan sağlamaktadır. Dolaylı meslek grupları ve kayıt dışı istihdam tahmini ile birlikte 250.000 civarında kişi bu sektörde yer almaktadır.
Ancak, TÜİK’te balıkçılık sektöründe cinsiyete göre bir veri bulunmamaktadır.
1. Türkiye’de balıkçı ve gemi ruhsat tezkeresi sahibi kadın balıkçı sayısı kaçtır? –Bilinmiyor.
2. 2022/56 numaralı Küçük Ölçekli Balıkçılığın Desteklenmesi Tebliği’nden yararlanan kadın balıkçı sayısı kaçtır? –Bilinmiyor
>>ÖNERİ: Balıkçılık ve su ürünleri sektöründe cinsiyete göre ayrıştırılmış veri tutulmalı ve bu verilerin açık hale getirilmesi sağlanmalıdır.
2017’den bu yana yayınlanan bu tebliğlerde dikkat çeken bir diğer husus da tebliğin ekinde yer alan ve başvuruda bulunan balıkçılardan doldurulması istenilen geleneksel/küçük ölçekli balıkçılık destekleme anket formudur. Bu anket formunun amacı, toplanacak verilerle küçük ölçekli balıkçılığın yönetilmesinin ve sürdürülebilirliğinin sağlaması olarak ifade edilmiştir. Bu anket formu 2023 yılı tebliğine kadar değişmeden gelmiş iken 2023 yılıyla birlikte anket formunda bazı verilerin toplanmaktan vazgeçildiği görülmektedir. Karşılaştırma açısından son güncel forma ve bir önceki forma aşağıdaki linklerden ulaşmak mümkündür . Değişiklikten önceki haliyle de kadın balıkçılar için son derece yetersiz veri sağlayan bu anket formunun
(A) bölümünde balıkçı gemisi sahibinin cinsiyeti sorulmaktadır.
(B) bölümünde kendisi dahil avcılıkta çalışan aile ferdi sayısı ve cinsiyetleri sorumaktadır.
(D) bölümde yer alan “Sosyo-Ekonomik Veriler” bölümünde ise, daha önceki formlarda yer alan “eğitim düzeyi” ve “sosyal güvence” soruları yeni formlardan çıkarılmıştır.
Yine eski formlarda “çocuklarınızdan balıkçılık yapan var mı?”, “çocuklarınızın balıkçılık yapmasını istiyor musunuz?” soruları da yeni formlarda bulunmamaktadır.
Oysa ankette sadece çocukların değil eşlerin de balıkçı olup olmadıkları, eşi balıkçı olanların ayrı bir sosyal güvenceye sahip olup olmadıkları, ayrı bir ruhsat teskeresine sahip olup gibi sorular sorulması halinde özellikle eşiyle/aileleriyle birlikte balıkçılık yapan kadın balıkçılara dair cinsiyete göre ayrıştırılmış veriler elde etmek ve bu yolla kadın balıkçıların görünür olması ve hatta ihtiyaçların belirlenmesi mümkün kılacaktır. Ne var ki yeni ankette de bu konularda hiçbir bir soru bulunmamaktadır.
Eski ve yeni anket formlarında bir başka değişiklik, kooperatifçilikle ilgilidir. Eski ve yeni formlarda balıkçının bir kooperatife üye olup olmadığı sorulmakta iken, eski formlarda balıkçının kooperatife üye olması durumunda kooperatifin hangi hizmetlerinden faydalandığına ve kooperatifin etkinliğini nasıl bulduğuna dair sorular, yeni formlardan çıkarılmıştır. Bu da özellikle kooperatifçiliğin efektif bir şekilde sürdürülebilirliğinin tespiti açısından veri kaybına yol açmaktadır. https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2023/01/20230113-4-1.pdf https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2021/08/20210827-6-1.pdf
>ÖNERİ: Balıkçılık sektöründe kadın emeğinin görünür olabilmesi için, kadın balıkçı istihdamı, ruhsat tezkeresi ve filo verileri cinsiyete göre ayrıştırılmalıdır. >>ÖNERİ: Küçük ölçekli balıkçılık faaliyetlerindeki tüm çalışanların ruhsat tezkeresi alması sağlanmalı, kayıt dışı çalışma önlenmelidir.
>>ÖNERİ: Kadın balıkçıların gemi sahibi olabilmelerinin önündeki engeller araştırılarak bu engellerin kaldırılmasına yönelik düzenlemeler yapılmalı, teşvik ve destekleme yöntemleri geliştirilmelidir.
>>ÖNERİ:Kayıt altına alınma işlemleri nedeniyle küçük ölçekli balıkçıların üsteleneceği masrafların hazinece karşılanması ya da bu masraflara muafiyet getirilmelidir.
Kırsalda Kadın ve Aile Çalışma Grubu olarak kırsal alanda yaşayan kadınlara yönelik;
– Tarımsal ve sosyal konularda eğitim ve yayım hizmetleri verilmekte,
– Kooperatif kurmalarının desteklenmesine yönelik çalışmalar yürütülmekte,
– Tarıma dayalı iş kollarında kadın girişimciliği özendirilmekte ve desteklenmekte, gelir getirici, faaliyet çeşitliliğini artırıcı ve sosyo-ekonomik yönden güçlendirici projeler yürütülmekte,
– Aile çiftçiliğini korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak için kadınlar öncelikli olmak üzere çocuk ve gençlere yönelik eğitim, program ve projeler hazırlamakta,
– Sorunlarının çözümüne yönelik strateji çalışmaları yapılmaktadır.
2003 yılından bugüne kadar kırsalda kadına yönelik farklı tarımsal ve sosyal konularda 203 bin faaliyette 2,3 milyon kadın çiftçi eğitilmiştir. 2004 yılından bugüne kadar 11 binin üzerinde çiftçi toplantısı yapılarak 74 bini aşkın kadın çiftçinin kooperatifçilik konusunda eğitim alması sağlanmıştır. 2019 yılında bugüne kadar 1.133 kadın çiftçi kooperatifçilik konusunda eğitim almıştır. 2019 yılında bugüne kadar 10.528 faaliyette 77.383 kadın çiftçi eğitilmiştir.
>>ÖNERİ: Kırsaldaki kadına destekler balıkçılık sektöründe çalışan kadına da uygunabilir.
>>ÖNERİ: Kadın balıkçıların balıkçılık sektöründen kopmasına engel olmak için bakım emeği dikkate alınarak sosyal dayanışma ve destekleme programları oluşturulmalıdır.
>>ÖNERİ: Eğitim programlarında kadın balıkçılara yer verilmeli ve hedef gruba özel eğitimler ve kapasite geliştirme programları tasarlanmalıdır.
>>ÖNERİ: Kadın balıkçıların eğitime katılması için kota, teşvik sistemi getirilmelidir. Eğitime katılan kişilerin verileri cinsiyete göre ayrıştırılmış şekilde tutulmalıdır. Kadın balıkçıların kapasitelerin geliştirilmesine ek olarak, kadınların sahip oldukları bilgileri paylaşmaları için uygun araçlar da sağlanmalıdır. Bu şekilde kadınların değişimdeki öncü rolleri kabul edilerek bilgi ve becerilerinden yararlanılması mümkün olabilir.
Balıkçı Barınakları Yönetmeliğinde; Kadın balıkçıların mesleklerini icra ettikleri barınaklarda, lokal, soyunma odaları, lavabo ve tuvalet gibi bölümlere yer verilmemektedir.
>>ÖNERİ: Balıkçı barınakları vasıf ve şartlarına kadın balıkçıların ihtiyaçlarına yönelik lokal, soyunma odaları, lavabo ve tuvalet gibi bölümlerin eklenmesi, kadın balıkçıların mesleklerini yaparken kullandıkları yerler olan balıkçı barınaklarında, kadınlara özel tuvalet, soyunma odası/kabini vb. kadınların ihtiyaçlarını gözetecek şekilde düzenlenmesi önemlidir.
>>ÖNERİ: Hallerde bulunacak “asgari üniteler” içerisinde kadın balıkçıların ihtiyaçlarına yönelik oda, tuvalet gibi mekânsal düzenlemelerin yapılması ve sosyal ihtiyaçları karşılamaya yönelik alanların bulunması gereklidir.
>>ÖNERİ: Sosyal ünitelerde bulunması gereken düzenlemeler, ihtiyaçlar ve standartlar kadın balıkçılara sorularak tespit edilmelidir. Bu alanlardaki hijyen ve ihtiyaç maddeleri kadın balıkçılara sorularak temin edilmeli ve bu maddelerin bulundurulması bir zorunluluk olarak mevzuata eklenmelidir.
Kırsalda Kadın ve Aile Çalışma Grubu olarak kırsal alanda yaşayan kadınlara yönelik;
– Tarımsal ve sosyal konularda eğitim ve yayım hizmetleri verilmekte,
– Kooperatif kurmalarının desteklenmesine yönelik çalışmalar yürütülmekte,
– Tarıma dayalı iş kollarında kadın girişimciliği özendirilmekte ve desteklenmekte, gelir getirici, faaliyet çeşitliliğini artırıcı ve sosyo-ekonomik yönden güçlendirici projeler yürütülmekte,
– Aile çiftçiliğini korumak ve sürdürülebilirliğini sağlamak için kadınlar öncelikli olmak üzere çocuk ve gençlere yönelik eğitim, program ve projeler hazırlamakta,
– Sorunlarının çözümüne yönelik strateji çalışmaları yapılmaktadır. 2003 yılından bugüne kadar kırsalda kadına yönelik farklı tarımsal ve sosyal konularda 203 bin faaliyette 2,3 milyon kadın çiftçi eğitilmiştir. 2004 yılından bugüne kadar 11 binin üzerinde çiftçi toplantısı yapılarak 74 bini aşkın kadın çiftçinin kooperatifçilik konusunda eğitim alması sağlanmıştır. 2019 yılında bugüne kadar 1.133 kadın çiftçi kooperatifçilik konusunda eğitim almıştır. 2019 yılında bugüne kadar 10.528 faaliyette 77.383 kadın çiftçi eğitilmiştir.
>>ÖNERİ: Kırsaldaki kadına destekler balıkçılık sektöründe çalışan kadına da uygunabilir.
>>ÖNERİ: Kadın balıkçıların balıkçılık sektöründen kopmasına engel olmak için bakım emeği dikkate alınarak sosyal dayanışma ve destekleme programları oluşturulmalıdır.
>>ÖNERİ: Eğitim programlarında kadın balıkçılara yer verilmeli ve hedef gruba özel eğitimler ve kapasite geliştirme programları tasarlanmalıdır.
>>ÖNERİ: Kadın balıkçıların eğitime katılması için kota, teşvik sistemi getirilmelidir. Eğitime katılan kişilerin verileri cinsiyete göre ayrıştırılmış şekilde tutulmalıdır. Kadın balıkçıların kapasitelerin geliştirilmesine ek olarak, kadınların sahip oldukları bilgileri paylaşmaları için uygun araçlar da sağlanmalıdır. Bu şekilde kadınların değişimdeki öncü rolleri kabul edilerek bilgi ve becerilerinden yararlanılması mümkün olabilir.
Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanan, daha ziyade küçük ölçekli balıkçıların örgütlendiği su ürünleri kooperatifleri ana sözleşme örneğinde, kooperatife ortak olma şatları arasında, “Denizlerde, su ürünleri avcılığını, avcılıkta kullanılan balıkçı gemisine sahip olduğunu ruhsat tezkeresi ile tevsik etmek” ve “İç sularda, su ürünleri avcılığını avcılıkta kullanılan gerçek kişi ruhsat tezkeresi ile tevsik etmek” yer almaktadır (md.9).
Genellikle kadın balıkçıların gemi sahibi olmaması, çalıştıkları teknelerin eşleri/oğulları adına kayıtlı olması, kendi adlarına gerçek kişi çalışma ruhsat tezkeresi bulunmaması, kadınların kooperatiflere katılımına, kooperatiflerin işleyişinde söz ve karar sahibi olma hakkına engel teşkil etmektedir. Bunda bir aileden bir kişinin kooperatif ortağı olmasının yeterli olacağı düşüncesi de etkili olmaktadır.
Bu nedenler, kadınların kayıt altına alınamaması ve yasal düzeyde emeklerinin fark edilmemesine yol açmaktadır.
Akdeniz Koruma Derneği tarafından, GEF Küçük Destek Programının (SGP) desteklediği ve Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez Birliği (SURKOOP) ve Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV)’nın ortaklığı ile “Anadolu’ya Ağ Atanlar Kadın Balıkçılar Projesi” kapsamında 2017 yılında yayınlanan saha araştırması raporunda, Su ürünleri kooperatiflerine ortak olan 28.493 balıkçıdan sadece 414’ünün kadın olduğu, 3.070 kadın balıkçının eşleriyle birlikte çalıştığı ve 2656’sının bir su ürünleri kooperatifine ortak olmadığı, 61 kadının tek başına balıkçılık yaptığı tespit edilmiştir.
Bu durum daha en başta kooperatifçiliğin temel ilkelerinden olan “gönüllü ve herkese açık üyelik” ilkesini ihlal etmektedir (Kooperatifler, cinsel, sosyal, ırksal, siyasal ve dinsel ayırımcılık olmaksızın, hizmetlerinden yararlanabilecek ve üyeliğin sorumluluklarını kabule razı olan herkese açık gönüllü kuruluşlardır.)
Kooperatiflere ortak olmayan kadın balıkçılar, bir diğer ilke olan “Eğitim, öğrenim ve bilgilendirme” ilkesinden de mahrum kalmaktadırlar (Kooperatifler, ortaklarına, seçilmiş temsilcilerine, yöneticilerine ve çalışanlarına kooperatiflerinin gelişimine etkin bir şekilde katkıda bulunabilmeleri için eğitim ve öğretim imkânı sağlar.
Kooperatifler genel kamuoyunu -özellikle de gençleri ve kamuoyunu oluşturanları- işbirliğinin şekli ve yararları konusunda bilgilendirirler.)
>>ÖNERİ: Su Ürünleri Kanunu – Madde 15 (Kooperatifleşme) Kadın balıkçıların kooperatifleşmesine, kooperatiflere üyeliğine kota ve teşvik edici hükümler konmalıdır. Kredi verilmesinde kadınların üye-yönetim ve kurduğu kooperatiflere teşvik sağlanmalıdır. Bu şekilde kadınların örgütlenmeleri teşvik edilmiş olur ve kadınların karar alıcı pozisyonlarda görev almaları sağlanabilir.
İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu’na göre;
Küçük ölçekli balıkçılık sektöründeki faaliyetler, genel niteliği itibarıyla 4857 sayılı İş Kanunu veya 854 sayılı Deniz İş Kanunu kapsamında bir faaliyet olarak tanımlanmamıştır.
İşverene bağlı olarak, bir iş sözleşmesi karşılığında çalıştırılan işçilerin hak, borç ve yükümlülüklerini düzenleyen İş Kanunu’na göre, 50’den az işçi çalıştırılan (50 dahil) tarım ve orman işlerinin yapıldığı işyerlerinde veya işletmelerindeki çalışmalar İş Kanunu kapsamına girmemektedir (md.4/1-b).
Deniz İş Kanunu kapsamında;
bir çalışmanın varlığından söz edebilmek için de yine bir iş sözleşmesini bulunması ve ayrıca çalışılacak geminin hacminin yüz ve daha yukarı grostonalitoluk olması gerekir (md.1).
Görüleceği üzere her iki Kanunda yer alan tanımlamalar, hane halkının ortaklaşa emeği ile bir hizmet akdine dayanmaksızın, küçük teknelerle yapılan geleneksel balıkçılık faaliyetlerinde çalışanların, özellikle kadın balıkçıların güvencesiz kalmasına sebep olmaktadır.
Ayrıca;
Sosyal Sigorta ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’na göre;
Bu tür küçük ölçekli balıkçılık faaliyetlerini sosyal sigorta hukuku açısından değerlendirdiğimizde; gemi sahibi gözükenler 5510 sayılı Sosyal Sigorta ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereği kendi nam ve hesabına çalışma kriterlerine uydukları için zorunlu sigortalı sayılacak (md. 4/1-b) ve prim ödemeleri halinde genel sağlık ile kısa ve uzun vadeli sigorta kollarındaki (iş kazası ve meslek hastalığı, hastalık, analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları) haklardan faydalanacaklardır.
5510 sayılı Kanun, İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu’nun aksine, çalışılan işyerinin niteliğine ve çalışan sayısına bakılmaksızın herhangi bir hizmet akdiyle çalışanları da bu kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul etmektedir (md.4/1-a).
Yine 5510 sayılı Kanun, sosyal güvence şemsiyesi dışında yurttaş bırakamamak için isteğe bağlı sigorta imkanı da getirmiştir. Bu kapsamda isteğe bağlı sigorta; kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına ve genel sağlık sigortasına tâbi olmalarını sağlayan sigortaya denmektedir.
Ne var ki küçük ölçekli balıkçılık faaliyetinde çalışanlar, özellikle aile içi emeğin önde olduğu geleneksel balıkçılık faaliyetlerinde yer alan ve tekne sahibi olmayan bireyler ve kadın balıkçılar için en büyük sorun, kayıt dışı çalışmadır.
Tekne sahibi eşleri, çocukları, kardeşleri tarafından sosyal sigorta sistemine bildirilmeyen bu bireyler, zorunlu sigortalı ve isteğe bağlı sigortalı olma imkanları olmasına karşın, çalışmaları kayıt altına alınamadıklarından dolayı her türlü sosyal güvenceden yoksun biçimde çalışmaya devam etmektedirler.
Balıkçılıkta yıpranma payı gibi çalışma şartlarından kaynaklanan durumların tarım gibi diğer sektörlerden farklı olmasına rağmen, yapılan işe adapte edilmiş bir sosyal güvence sistemi ve hukuki düzenlemesi mevcut değildir.
>> ÖNERİ: Sosyoekonomik açıdan düşük bir refah seviyesine sahip olan küçük ölçekli balıkçılıkta kayıt dışı çalışmanın önüne geçilebilmesi için, aile işletmelerinde çalışan hane halkının özellikle kadın balıkçıların sigorta primlerinin destekleme kapsamına alınması şarttır.
Nitekim 2019 yılında yapılan Şûrada, bu sorunun çözümüne yönelik birçok hedef ve strateji belirlenmiştir.
>>ÖNERİ: Küçük ölçekli balıkçılıkta kayıt dışı istihdamın önlenmesi için yapılacak olan çalışmalarda bu hedef ve stratejilerin hayata geçirilmesine yönelik projelerin tasarlanması, bu amaçla ilgili Bakanlıklarla işbirliği yapmak, bu hedef ve stratejileri Bakanlığa hatırlatmak önemlidir.
Kadınların balıkçılık sektöründe çalışan işçiler olarak resmen tanınmaması, yaptıkları işin düzenlenmemesine ve devlet politikalarından, programlarından ve karar alma süreçlerinden dışlanmalarına neden olmaktadır. Ayrıca kaynaklara, bilgiye, eğitime, krediye, refah önlemlerine ve sosyal korumaya erişimlerini de sınırlamaktadır. Kadınların balıkçı kimliğinin ve sektördeki çalışmalarının resmi olarak tanınması, hak sahipliğinin yasal olarak korunmasını sağlamak açısından da önemlidir.
>>ÖNERİ: Küçük ölçekli balıkçılık sektöründe çalışanların özellikle kadın balıkçıların sosyal güvence kapsamı dışında kalmasını önlemek için, sigorta primlerinin destekleme kapsamına alınması gereklidir.
>>ÖNERİ: Balıkçılıkta yıpranma payı gibi çalışma şartlarından kaynaklanan durumlar dikkate alınarak yapılan işe adapte edilmiş bir sosyal güvence sistemi oluşturulmalı ve hukuki düzenlemesi yapılmalıdır.
Küçük Ölçekli Balıkçılığın Desteklenmesi Tebliğ (Tebliğ No: 2022/56) 7. maddesi der ki;
2023 ve 2024 yılı destekleme dönemi için; desteklemeye başvuru hakkı olup, 6246 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği tarihte balıkçı gemisinin sahibi veya ortağı olan kadınlara; desteklemeye başvurduğu tarihte sahiplik veya ortaklığın devam ediyor olması ve şahsı veya ortakları adına desteklemeye bizzat başvuru yapmaları halinde, gemi başına ödenecek birim destekleme tutarının %25 daha fazlası ödenir.
6246 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının yayımlandığı tarih ve sonrasında balıkçı gemisi ruhsatlarında, kadın sahip ve kadın ortaklar ile ilgili yapılacak değişiklikler ilave %25 destekleme alma hakkı kazandırmaz.
>>ÖNERİ: Bu hüküm sadece tebliğ tarihi itibariyle kayıt altında olan kadın balıkçıları kapsamaktadır. Maddenin karar sonrasını kapsayacak ve toplumsal cinsiyet eşitliği açısından teşvik edici bir şekilde düzenlenmesi halinde, kadın balıkçıların hem görünürlüğü artacak hem de sayısı fazlalaşabilecektir. Bu nedenle çıkarılacak tebliğlerde, “tebliğ tarihinden itibaren … ay içinde başvurulması halinde” ibaresi eklenebilir ve bu şekilde daha fazla sayıda kadının ruhsat sahibi olması ve kayıt altına alınması sağlanabilir.
>>ÖNERİ: Kadın balıkçıların bizzat başvurusunun öngörülmesi hak sahibi kadın balıkçılar açısından ek bir külfet ve zorluk yaratmaktadır. Başka teşvik içeren düzenlemelerde böyle bir zorunluluk yokken kadın balıkçılar için bunun şart koşulması ayrımcılık yaratmaktadır. Başvuru açısından her türlü kolaylık sağlanması gerekirken, bizzat başvuru gibi zorlaştırıcı düzenlemelerin bu tip tebliğlerden kaldırılması uygun olacaktır.
>>ÖNERİ: Kadın balıkçının destekten bizzat yararlanması ve parasal ödemenin yetki sahibine değil, bizzat kendisine yapılması önemlidir. Düzenlemelerde teşviklerin ve primlerin bizzat kadın balıkçıya ulaşmasını sağlayacak ve kadınların teşviklerden haberdar edilmesini içerecek şekilde düzenlemeler yapılmalıdır. Kadın balıkçıların kayıt altına alınarak kadınlara yönelik çıkarılan düzenlemelerin telefon mesajı veya barınaklarda ilan gibi yöntemlerle doğrudan kadınlara ulaştırılması sağlanmalıdır. Bu duyuru yöntemleri için kadın balıkçıların ve bu alandaki sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınmalıdır. Düzenlemenin çıkarılması kadar, düzenlemeye dair bilginin hak sahiplerine ulaşması da önemlidir.
Madde 72 – Maden ocakları ile kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi yer altında veya su altında çalışılacak işlerde onsekiz yaşını doldurmamış erkek ve her yaştaki kadınların çalıştırılması yasaktır.
İş Kanunu’ndaki bu yasağın temelini ILO’nun 45 No’lu Yeraltı İşleri (Kadınlar) Sözleşmesi oluşturmaktadır.
ILO Sözleşmesi 2. Maddesine göre kadınlar yaşı ne olursa olsun maden ocaklarında yeraltı işlerinde çalıştırılamaz.
Bu yasağın istisnaları aynı sözleşmenin 3. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre bedenen çalışmayıp yönetici durumunda bulunan kadınlar, sıhhi ve sosyal hizmetlerde çalışanlar, eğitimleri nedeniyle staj görmelerine izin verilenler ve bedenen çalışma mahiyetinde olmayan bir sanatın icrası için bir maden ocağının yeraltı kısımlarına tesadüfi olarak inmesine Iüzum görülen diğer bütün kişiler yasağın istisnası olarak düzenlenmiştir.
ILO sözleşmesinde yasak sadece yeraltı işleri ile sınırlı iken İş Kanunu’nda sualtı işleri de kapsama alınmıştır. Yasak sayılırken “kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatı gibi işler” denmek suretiyle kapsam geniş tutulmuştur. Bu nedenle sualtında icra edilebilecek işlerin erkek işi olduğu ve kadınlara yasaklanması genel kabul haline gelmiştir.
Kadınları koruyor gibi görünen ancak gelişen teknoloji ve önlemler nedeniyle cinsiyete dayalı sınırlama halini alan sualtı çalışma yasağının kaldırılması yerinde olacaktır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yayınlanan İş Sağlığı Ve Güvenliğine İlişkin Tehlike Sınıfları Listesi Tebliği’nde sektörler ve işler tehlike sınıflarına göre ayrılmış ve alınması gereken önlemler düzenlenmiştir.
Bu tebliğe göre “Balık ve diğer su gıda ürünleri işlemeciliği” az tehlikeli işlerdendir. “Denizlerde balık ve diğer hayvanların ve bitkilerin avlanması, toplanması ve dalyan işleri” ile “Nehir ve göllerde balık ve diğer su hayvanlarının, bitkilerinin avlanması, toplanması ve üretimi” tehlikeli iş olarak sayılmıştır. “Sünger avcılığı ve su altında yapılan diğer işler” ise çok tehlikeli işlerdendir. Bu tehlike sınıflarına göre alınması gereken tedbirler ve sağlık önlemleri belirlenmiş durumdadır.
Hal böyle iken sualtında cinsiyete dayalı bir yasak getirmenin kadınları koruyucu değil çalışma hayatını kısıtlayıcı bir nitelikte olduğu açıktır.
Kadın balıkçıların desteklenmesi açısından örnek alınabilecek başka bir düzenleme Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımların Desteklenmesi Hakkında Tebliğ (Tebliğ No: 2012/64)[3] çatısı altında mevcuttur.
Bu tebliğde desteklenecek projelerin kriterleri belirlenirken “Genç çiftçi, kadın çiftçi, özürlü, eğitim el sanatları Eğt. Merk. Belgeli, kendi faaliyeti ile ilgili kooperatif ya da üretici birliğine üye bireysel başvurular”ın değerlendirmesinde daha yüksek referans puan verildiği görülmektedir. ANCAK, kadın balıkçıya yüksek referans puanı yoktur.
>>ÖNERİ: Balıkçılık ve su ürünlerine ilişkin girişim desteklerinde benzer puanlama sistemleri ve pozitif ayrımcılık vasıtaları yaratılarak kadın balıkçıların önceliklendirilmesi gerekir.
>>ÖNERİ: Kadın balıkçılara vergi, resim ve harç açısından muafiyetler tanınmalıdır. Bu muafiyetler, kadınların balıkçılıktaki girişimlerini, kayıt oranlarını ve görünürlüklerini arttıracaktır.
Balıkçılık ve su ürünlerine dair mevzuatta kullanılan dile toplumsal cinsiyet eşitliği açısından bakıldığında dikkati ilk çeken kullanım “gemiadamı”dır.
854 sayılı Deniz İş Kanunundaki tanıma göre, bir hizmet akdine dayanarak gemide çalışan kaptan, zabit ve tayfalarla diğer kimselere “gemiadamı” denilmektedir. Sadece bu tanım dahi balıkçılık sektörüne bakıştaki hakim cinsiyet rollerini göstermesi açısından dikkat çekicidir.
“Gemiadamı” kavramı sadece Deniz İş Kanunu ile sınırlı olmayıp, içinde bu kavramın geçtiği çok sayıda yasal düzenleme bulunmaktadır. Bu düzenlemelerden bazıları şunlardır: Gemilerin Teknik Yönetmeliği, Gemiadamı Yetiştirme Kursları Yönetmeliği, Gemiadamları ve Kılavuz Kaptanlar Yönetmeliği.
Yine eril dil açısından dikkate çeken diğer kullanımlar sualtıadamı ve balıkadam kullanımlarıdır. Profesyonel Sualtıadamları Yönetmeliği içerisinde doksan yerde sualtıadamı ifadesi geçmektedir. Bu kullanım yerine toplumsal cinsiyet eşitliğini dikkate alan bir kullanım benimsenmeli ve mevzuat değiştirilmelidir. Balıkadam kullanımının yerini “dalgıç” ifadesi almışsa da mevzuat değişiklik önerilerinde görüleceği üzere bazı yönetmeliklerde kullanım halen devam etmektedir.
Bu kullanımların ve özellikle sualtı çalışmalarının erkek mesleği olarak görülmesinin nedenine baktığımızda İş Kanunu 72. Maddesi dikkat çekmektedir.
>>ÖNERİ: Mevzuat eril dilden arındırılmalı ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine neden olan tanım, söylem ve ifadeler değiştirilmelidir.
Karar alıcı pozisyonlarda kadın balıkçıların sesinin duyulması, taleplerinin dikkate alınması ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması açısından kota uygulaması gibi katılımı ve temsiliyeti sağlayıcı ve de teşvik edici düzenlemeler yapılmalıdır.
Kooperatiflerin/birliklerin karar alma/yönetme/denetleme mekanizmalarında tek bir kadın balıkçı bulunmamaktadır. Bunun temelinde yatan nedenin kadın balıkçıların kayıt altına alınmamasıdır.
>>ÖNERİ: Bu sorunlara çözüm olarak, kadın balıkçı istihdamı, ruhsat tezkeresi ve filo verilerinin cinsiyete göre ayrıştırılması, küçük ölçekli özellikle hane halkı işbirliği ile yürütülen balıkçılık faaliyetlerindeki tüm çalışanların ruhsat/kayıt altına alınmasının sağlanması ve denetimi, kayıt altına alınma işlemleri nedeniyle küçük ölçekli balıkçıların üsteleneceği prim, harç, resim vb. masrafların hazinece karşılanması ya da bu masraflara muafiyet getirilmesi gibi önerilerin geliştirilmesi mümkündür.
>>ÖNERİ: Hakem Kurulu, balıkçılık ve su ürünleri düzenlemelerinde öneriler getiren ve idari uyuşmazlıkları çözmeye yetkili önemli bir organdır. Bu kurulda kadın balıkçıları temsilen belli sayıda kişinin bulunması gereklidir.
Bu raporla, balıkçılık ve çalışma hayatına ilişkin mevzuatta, küçük ölçekli balıkçılık, toplumsal cinsiyet ve örgütlenmedeki boşlukların ve fırsatların tespiti amaçlanmıştır.
Kadın Balıkçılar Derneği
Bizi Takip Edin
Güzeltepe Mah.
Abidin Daver Sok. 7/1
Çankaya – Ankara